11 Mayıs 2007 Cuma

DENİZİN KRALI - Uçurum Hikayeleri'nden

Bir hafta daha bitiyor. Hafta sonuna hazırlık olsun diye bugün siyasetten bahsetmek yerine bir hikayemi paylaşmak istiyorum sizlerle. Bu hikaye "Uçurum Hikayeleri" kitabımdan. Umarım güzel bir hafta sonu geçirirsiniz.



DENİZİN KRALI

Beni ayaklarımdan yere çivilediler. İlk günlerde çok kızdım Muzaffer Usta' ya. Özgürlüğümden ettiği için beni, ne küfürler ettim bilemezsiniz. Düşünebiliyor musunuz; bir yanınız deniz, bir yanınız yemyeşil ormanken, birileri sizi arkanız denize dönük yere çiviliyor. Her ne kadar orman manzarası harikaysa da, özellikle yağmurlu havalarda; uzun zamandır denizi görememek ne kadar zor oluyor. Sadece sesini duyuyorum sürekli. Hiç sakinleşmez ki bizim buralarda deniz.

Haklısınız unuttum söylemeyi... Bahsettiğim deniz Karadeniz. Ben mi? Denize nazır, Muzaffer Usta' ya ait Çamlık Aile Çay Bahçesi'nin eskiden uçurum kayalıklarına bakan en eski bankı. Zamanında üzerimde bir de banka ismi yazılıydı, ama durur mu dalgalar. Bir yandan üstüme oturanlar, bir yandan dalgalar yazılarımı sildi. Allah var şimdi, Muzaffer Usta iki kere boyattı beni oğlu İsmail'e.

İsmail kırmızı severdi, kırmızıya boyadı beni. Ta yolun başındaki virajdan, bir tarafın deli mavisi bir tarafın vahşi yeşili arasından kıpkırmızı parlardım. Son üç yıldır boyatmadı beni Muzaffer Usta. İsmail uçurumdan kendini Karadeniz'in kayalıklarına atalıberi.

İsmail delikanlı çocuktu. Balıkçı Hasan Ağabey' in yanında büyüdü. Kral balıkçıydı Hasan Reis. Neler neler öğretmişti İsmail'e. İsmail hep söylerdi. "Önce Allah, sonra babam, sonra Hasan Ağabey gelir, başka da kimseden korkmam....."
Hasan reis "Oğlum ben de bir Allah'tan bir de ara sıra kudurdu mu şu deli denizden korkarım..." derdi.

"Yahu Hasan Ağabey balıkçı adam denizden korkar mı hiç? " diye sormuştu da bir keresinde İsmail

" Seyrederken dalıp gidersen delirtir adamı oğlum bu deniz, üstünde bir şey olmaz lakin seyrederken şaş kazara dalıp gidersen dellendirir adamı. Bu yüzden korkarım işte." demişti Hasan Reis.

Dediği gibi de oldu. İsmail önce aşık oldu Asiye' ye, sonra diline dolandı bir türkü " Ağısarın balını da gel salını salını / Adam cebinde taşır senin gibi gelini / Adam cebinde taşır da senin gibi gelini / Oy sevdiğim oy" İkici kısmı nakarat, en kolay ezberlenen yeri bu türkünün, zaten içinden gelir İsmail'in "Oy Asiye Asiye / Tütün koydum keseye / Baban seni veriyo da bir bağ pırasaya / Oy sevdiğim oy" da babası vermedi Asiye' yi bir bağ pırasaya da, bir pırasa bağına da.

Velhasıl İsmail taktı kafaya Asiye'yi vermeyince babası. Cebinde taşımayı düşünürken elini bile tutamadı Asiye'sinin; keseye koyduğu tütünleri, karşısında dili tutulduğu babasını bile hiçe sayıp; Sis Dağı'nın başları da küfur küfur esiyoken ve dahi babası o yıl kurbanı çifter çifter kesiyoken deniz' e nazır Çamlık Aile Çay Bahçesi'nin en eski bankının yani benim oturmalığıma ayağını basıp sırtlığıma oturarak Hasan Usta' nın "Dalma sakın haaa..." dediği Karadeniz'e gözleri dalarak sarıp afili kağıtlara duman duman savurdu.

Gittikçe rengi soldu İsmail'in. Gözlerinin rengi viran oldu. Hasan Reis, kokulu çay içerlerken, "Niye gelmiyo senin oğlan artık Muzaffer?" diye soruncaya kadar pek de kimse dikkat etmedi İsmail'in ne ettiğine. İkisi birden kafalarını çevirdiler banka doğru. İsmail'in arkası dönük. Kocaman bir dalga daha vurdu kayalara kırbaç gibi. Bu gün Karadeniz hepten deli. İsmail'in dilinde aynı türkü "Oy Asiye Asiye" ayağa kalktı İsmail.

Hasan Reis "Dur oğlum İsmaiiil..." diye bağırmaya hazırlanırken ayağa kalkıp,

"Kralıyım ulan bu deniziiiin...." diye bir nara salladı. Attı kendini kayalıklardan aşağıya en delisine denizlerin. Kaybolup gitti dalgaların arasında.

"Yine yaptı yapacağını bu deli deniz, Muzaffer....Bakanı delirtir Karadeniz demiştim bizim deli oğlana...." diyebildi Hasan Reis kısık sesle. Muzaffer Usta duydu bunu. İşte cenazeden dönüşte aldı eline çekici balyozu, çevirdi benim sırtımı denize, ayaklarımdan sabitledi beni Muzaffer Usta bir yandan ağlayarak iki gün sonra kıyıya vurduğuna kadar öldüğüne inanamadığı tek oğlu İsmail'inin ardından.

Hikayem budur beyim. Lazlıkla falan ilgisi yok ters durmamın uçurumun kenarında. Denizin Kralı İsmail'in son durağıyım ben.

2 yorum:

Dreamcatcher dedi ki...

Ben beğeninin yazılması ve kayıt altına alınmasını düşünenlerdenim... Sevgili Koray arkadaş o kadar güzel boyamış ve kelimelere aktarmış ki yaşamları bize uzak gibi görünen, bravo dedim ve burada bir kez daha tekrar ettim...
Sevgiler, ve yazmaya devam
Murat Eyrik

Unknown dedi ki...

HELAL olsun sana tüm yazdıklarını brğeniyle okuyorum ve tüm fikirlerine katılıyorum