31 Aralık 2009 Perşembe

GİDEN YILIN ARDINDAN

Zülfün yere dökülmüş. Tam toplamaya çalışırken, cumbadan gelen türküyü duydum. Ne zaman çıktın o merdivenleri, ne zaman başladın türkümüzü söylemeye? Kapınızın önünde çakılıp kalmışım; bir elimde perçemin, bir elim kalbimin üzerinde. İki dakika önce bağıran çağıran sen değildin sanki. Kızgınlığın türküne vurmuş; sol anahtarı hançer, notalar al al olmuş.

Yerler diz boyu kar. Bembeyaz bir sokakta sarı buğulu bir lamba ruhumu karartırken, perdenin arkasından gölgen gülümsedi. Kızgınlığın sevginden, belli. Belki de bu şehir etkiliyor bu kadar seni. Bu şehrin acımasızlığı, yoksulluğu, kederi. Sevgiyi zaman zaman unutma yanılgısına düşebilmek, bu şehirde yaşayanların kaderi.

Bu sene soğuk geçiyor kış. Gün boyu gömleğimin yakasından yel vurmuş farkında değilim. Biraz üşümüşüm, nefesin ısıtırmış sinemi. Saçların omzumdan el çekince hissettim bağrımdaki rüzgarı.

Yıl yine bitti, her yıl gibi. Renk değiştirdi saçlarımız bir parça daha. Toprak soğuk, su soğuk, hava soğuk. Gider ayak yüzün soğuk, göz bebeklerin sıcacık olsa da canımı acıtan ayazı yokluğunun. Türkülerin tek ısıtan yüreğimi. Aklımda kalan ezgilerdeki raksı notaların iliklerime işleyen.

Halay başı ters yöne adım attığından beri bir türlü el ele tutuşamadık bu yıl. Mendili uçtu ya, elinden gözüne düştü. Aynı hızla ters yöne dönüverince kapandı da gözlerin, her daim esen yeller biçare, uçuramadı ucu oyalı bez parçasını. Bir güvercin diledim tüm yıl. Mendili alnının ucuna konup kapacak, ufka doğru savuracak; bembeyaz bir güvercin.

Bembeyaz yollar gelin edasıyla kıvrılırken, kıvranan bir bozlak bıraktım hoyratça orta yere. Senin sesine uyar da, sen duyar mısın bilmem?

Yan bahçenin duvarına çizip karşısında ağladığımız resim karla kaplanmış. İki ağaç kondurmuştuk aşk yoluna, ortasında kalbimiz. Şimdi bütün güzellikler büyük bir yalan gibi geliyor sensiz. Ucunda parlayan bir ışık görüyorum hala. Ayıramıyorum uzun süre gözlerimi duvardan, kulağımda da cumbadan sızan türkü. Denesen bir kere cesaretimi toplayabilsem, ben de söyleyebilir miyim acaba? Delice bir düşüncedir alıyor beni.

Seni düşlüyorum; perdeden gülümseyen hayalini, bembeyaz bir güvercini gagasında oyalı bir bez parçası.

Seni düşlüyorum, elimde bir tutam perçeminden. Bembeyaz bir karanlığa doğru, dilimde cumbadan sızma türkü, ağaçlı bir yoldan yürüyorum. Şimdi çık gel desem, gelemezsin biliyorum. Yeni yılda kavuşmak ümidiyle gülüm. Seni çok seviyorum...

Koray Sıpçıkoğlu (Uçurum Hikayeleri isimli kitabından)