30 Ekim 2007 Salı

BİZ UNUTURUZ

“Hayatım akşam gelirken ekmek almayı unutma”
“Tabii ki aşkım. Unutur muyum hiç?”

*******

Bütün gün iş güç, kolay değil ekmek parası kazanmak.
Akşama doğru eve dönüş yolunda kafada bir soru işareti belirir.
“Yahu hanım bir şey istemişti ama neydi? Nrydiii…Neydiii?”
Yok işte hatırlayamıyorum. En iyisi arayıp sormak.
“Alo, hayatım sen sabah benden ne istemiştin?”
“Hayda, aşkım ekmek istedim ya.. Bunu da mı unuttun?”

*******

Birkaç sene önce Ankara’da Yüzüncüyıl’dan Kızılay’a gitmek için
bizim durağın taksilerinden birine bindim.
Genelkurmay tarafı köprü yapımı nedeniyle, yukarı yol yani Dikmen tarafı
yol çalışması nedeniyle kapalı. Daha doğrusu tek şeride indirilmiş de
kapalıdan bir farkı yok.
Bizim taksinin şoförü veryansın edip duruyor.
“Bu Melih yüzünden ne hale geldik kardeşim. Bittik yahu.
Ben bu Melih’in……………”
Küfürler arka arkaya sıralanıyor.

********
Aradan bir hafta geçti, Genelkurmay tarafında yol açıldı.
Ben yine Kızılay’a gideceğim. Aynı taksiye denk geldim.
Şoför yine aynı. Fakat sanki birisi bir sihirli değnekle beynini
boşaltmış, hafızasını silivermiş.
“Yahu evlat, bizim bu belediye ne güzel çalışıyor. Aferin Melih’e değil mi?
Yiyor falan ama yine de yapıyor çocuk şimdi…”

Unutma süresi tam bir hafta.
Balık hafızasına çok yakın.

*********

Birisi kalkıyor “Ananı da al git…” diyor, unutuyoruz.
Şehitlere “kelle” diyor, unutuyoruz.
Bölücübaşı kuklaya “sayın” diyor unutuyoruz
Daha öncesinde bunların hocaları:
“Ben aspirini çikolataya kaplar size yuttururum” dedi unuttuk.
Bunların eskiden laikliğimize küfür ettiklerini bile unuttuk.

*********
Yıllarca bölücülerin başı rolünü oynayan kuklayı, kapattığımız yerde unuttuk.
400 milyar dolar borcumuzu unuttuk.
Daha dün özellikle “Evet” yazan tarafını beyaz,
“Hayır” tarafını kahverengi yaparak (İnsan doğasında elindeki
boyayıcı maddeyi en açık renkli zemine sürerek ne çıktığını görme dürtüsü vardır)
ucuz oyunlarla neye oy attığımızı bilmeden referandumlar yapıldı, ne yaptığımızı
neyi oyladığımızı sormayı unuttuk.

Bizim çocuklarımız ellerinde silahla dağlarda can verirken birilerini çocukları
nasıl olduğu hala açıklanamayan çürük raporlarıyla Amerikalarda ticarete atıldı,
şimdi köşelerinde yeller esen gazeteciler yazdı, çizdi.
Biz okuduk ama unuttuk.
Hatta bu uğurda köşelerinden kovulan, işlerinden atılan gazetecilerimizi de unuttuk.

*********
Bu ülkenin özgürlüğü adına dedelerimizin can verdiğini,
açlık ve sefaletle geçen yıllara rağmen bugün böyle güzel bir
vatana sahip olabilmemiz için verilen mücadeleleri unuttuk.
Okula giderken; her hafta başı, bayramlarda törenlerde okuduğumuz
Andımızı unuttuk.

*********
Katledilen gazetecilerimizi, yazarlarımızı,
yakılan sanatçılarımızı
asılan gencecik fidanlarımızı unuttuk.
Tarihimizi unuttuk.

********
Geçtiğimiz ay elliden fazla kınalı kuzumuzu
şerefsizler şehit etti.
Üç, beş gün bağırdık çağırdık, neredeyse unutacağız.
Yüzümüze “Bunları biraz oyalayın unuturlar zaten” dediler,
dediklerini bile unuttuk.

**********
Biz ki evimize ekmek götürmeyi bile unuturuz, telefon açar eşimize
“Ne istemiştin?” diye sorarız.
Biz unuturuz arkadaş, ne acı ki unuturuz.
Balıklar bile bizden daha uzun süre hatırlar ama biz unuturuz.
Çünkü bize unutturdular.

Neyi mi?
Aslında biz kim olduğumuzu unuttuk…

Hiç yorum yok: