8 Haziran 2007 Cuma

OLAĞANALTI, REZİL, ACİZ HAL BÖLGESİ

Yine üç il olağanüstü hal bölgesi ilan edildi.

“Olağanüstü” sıfatının Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde anlamı:
1- Alışılmıştan, benzerlerinden farklı olan, fevkalade.
2- Beklenmedik bir zamanda yapılan, önceden tasarlanmamış olan, fevkalade.
3- Büyük bir hayranlığa yol açan, harikulade.

“Olağanüstü hâl” birleşik sözünün anlamı da:
Sıkıyönetimden önce, sonra veya bundan tamamen bağımsız olarak kanunla belirtilen olağanüstü yetkilerin sivil yönetime verilmesi ve kullanılması durumu, olarak belirtilmektedir.

Doğu ve Güneydoğu’da olağan hâl, pek görülmüş bir durum olmadı hiçbir zaman.
Kim neyin peşindedir bu da adam gibi açıklanamadı taht korkularından.
Hele şimdi, seçim arifesinde, taht sahiplerinin yorumsuz kalmaları;
bölgede gündüz tarlada gece dağdaki oyları kaybetmemek için olsa gerek.

Şehit ailelerinin yürekleri cayır cayır yanarken birileri kozmik dairede poposunun üzerine oturup 38 saat seçmen listesi hazırlamak için vakit harcıyor, bunu da marifetmiş gibi açıklıyor.

Memleketin Şark’ında yine aynı şarkı söyleniyor mermiler arasında, yine aynı ağıt yakılıyor üzerine.

Memleketin üç kenti “Olağanüstü hâl” ilan ediliyor. Neresi olağanüstü ise?
Alışılmıştan, benzerlerinden farklı bir durum olduğu doğru ama fevkalade değil.
Beklenmedik bir zamanda yapıldığı doğru ama önceden tasarlandığı ortada ve yine fevkalade falan değil.
Büyük bir hayranlığa yol açmayacak kadar büyük bir hayvanlık olduğu ise aşikar ve harikulade falan hiç değil.
Yani terörün bizim sözlükteki “olağanüstü” kelimesiyle uzaktan yakından alakası yok.

“Olağanüstü hâl” birleşik sözcüğündeki tanımın ise tekrar tekrar okunması ve tekrar yazılması şart olmuş.
Tanımdaki hangi sivil yönetim ve hangi yetki kısmını hukukçularımız en güzel şekilde açıklayacaktır sanırım.

Partisine siyasetçi ararken: “Çünkü ben, en mükemmel varlık olan insanın hiç bir tanesine kalkıp da adeta yani piyasadaki bir manken gibi bakamam. Çünkü ben manken aramıyorum, ben siyasetçi arıyorum, özellikle derinliği olan.” diyen beyefendi, bu en mükemmel varlık olan insanın daha körpecik, gencecik, aslan gibi, koç gibisinden Tunceli’de 7, Siirt’te 3’ü şehit olduğunda partisindeki mankenler ne yapıyordu merak içindeyim.

Bu hâl olağanüstü falan olamaz. Bu hâl olsa olsa aciz bir hâldir ve olağanın da altında rezil bir durumdur.

Bu işin çözülmesi lazımdır.

Mankenleri falan işe karıştırmadan, adam gibi siyasetçilerle çözülmesi lazımdır.

Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi yan gelip yatma yeri değildir.

1 yorum:

ahb dedi ki...

Dünden bize kalan miras;
memleketin hali,
olağandışı'lara olağaniçi,
olağaniçi'lere de olağandışı
gözükmesidir...
Altını, üstünü kaleminle aydınlatmışsın... istersen bir de içine dışına dokun... dokun da bak neler kusuyor hele bir gör...
Ozanın dediği gibi;
"...kör olma da gör beni..."

Sevgilerimle
ahmet haluk başaklar